Halk tarih boyu yoksullaştı dedik, ezildi dedik. papalık ve savaşlar, insanların katline ve demokratik medeniyetlerin silinmesine sebep oldu dedik. bu noktada halk hep kullanıldı, salaklaştırıldı ve üç kuruşa razı olması sağlandı. halk salaklaştıkça tepkisizleşmeye başladı. bu bile yetersiz idi, halk sürekli olarak daha da salaklaştırılmalıydı, çünkü artan müfusla birlikte akıllanabilme ihtimali bulunan halkın iyice baskılanması ve kontrol altında tutulması gerekiyordu. işte örnek: http://www.youtube.com/watch?v=ClqUcScwnn8&NR=1
Propaganda Time!!!
halkların salaklaştırılması ve yanlış yönlendirilmeleri için iletişim araçları ve toplantılar bulunmaz Washington kumaşı idi. nitekim kullanıldı, hala da etkin biimde kullanılmakta. işte örnek: http://www.youtube.com/watch?v=Ct9xzXUQLuY&feature=related
internet hiç keşfedilmemeli idi diyor bay Rockefeller, bahane olarak da siber suçların çok büyük etkiler yaratabileceğinden bahsediyor. amaç internetin de kontrol altına alınması ve halkların salaklaştırılmasının sağlanması.
interneti kullanın ama özgür bilgi almak için kullanın. Copy-Paste bilgiler ve ezberler zihninizi bulandırır ve sizi salaklaştırır. yorum yapamadığınız bir durumla karşı karşıya kalmaktan kaçının. taraflı ve objektif arasındaki farkı iyi kavrayın ve tarafsız yorumu kullanın, aksi takdirde daha da salaklaşacaksınız ve köleleşeceksiniz.
Bitti!
24 Aralık 2009 Perşembe
Eklemler Neden Aşınmaz? (Part 1)
Alem-i Cihan'daki copy-paste kültürü gelişedursun, insanlar internet sayesinde sahibi olamadıkları bir çok şeyi kolayca elde etmeye başladı. yazının içeriğinin eklemlerle alakalı olacağını düşünen var ise gerisini okumasın.
karanlık çağda bilinen ilk topluluklarda olduğu gibi güçlü olan güçsüze karşı üstün gelmeyi ve kalmayı arzulamıştır. güçsüzün yiyeceğini almak ve onu kendisine bağlamak bizim en eski çağlardan kalan bir özelliğimizdir. velakin, ilk uygarlıklar oluşmaya başladığında güçsüz çoğunluklar agoralarda (halk meclisi) seslerini çıkarmaya başlamış ve tarih boyunca uygulanan ilk ve tek demokrasi sisteminin şanslı bireyleri olmuşlardır. güçlü-güçsüz ayrımı kalkmış, gaddar diye bilinen Hammurabi'nin yapmış olduğu yasalarda olduğu (yanlış eğitim sistemi) gibi, hırsızlığı ve kanunsuzluğu lanetleyen yasalarla halk özgürleşmiş ve yalnızca kanunlara uymayanlar katledilmiştir.
Roma imparatorluğu, tarihin ilk imparatorluğu ve Lidyalılar parayı bulduktan sonraki ilk kapital yapılanmasıdır. yazıktır ki barış içinde yaşayan, bu en demokratik dünya halkları, dünyanın uygarlık barındıran topraklarının büyük çoğunluğunu fetheden Pers ve Roma imparatorluklarının bünyesinde eriyerek tükenmişlerdir.
ortaçağ'da Papalık, sonrasında yükselen krallıklar ve sonunda ulus devletleri; hep büyümek ve söz geçirmek amacıyla politika yapmışlardır. güçlü ve güçsüz ayrımı yeniden başlamış, halkın geneli fakirleşirken o günün konjönktürüne göre soylular ya da burjuvazi sınıfı zenginleşmiş ve sınıf ayrımı yaygınlaşmıştır.
büyük devletlerin, ekonominin her şeyin can damarı olduğunu keşfetmesi ile merkantalizm ve kolonizasyon(sömürgeleşme), nedense (?) aynı tarihlere rastlayıverir. işte bu sömürgecilik faaliyetleri, dünyadaki değerlerin (para ve diğer kaynaklar) belli büyük ülkelerde toplanmasını sağlamış. eskiden savaşla fethedilen topraklarda kontrol edilmesi zorunlu görünen ve elbet sorun çıkaracak halk da kaynaklarının sömürülmesiyle birlikte kendi kendilerine köleleşmişlerdir. afrika halklarının süper devletlere karşı koyacak kadar gelişememeleri, onları bulundukları konumdan dahi geriye itecek hale gelmiştir.
modern sömürgeciliğin anlamı ise süper güçlerin kurduğu süper bankalar ve şirketlerdır. bu iki kurum özellikle amerika'da büyümüş ve bir karadelik gibi hiç tükenmeyen ve gittikçe büyüyen bir para hortumunun başlıca aktörleri olmuşlardır. Zeistgeist filminde olduğu gibi bu kurumlar günümüzün gizli soyluları olmuşlar ve Corporatocracy (Şirket Hanedanlığı) adını almışlardır. halkların modern köleleşmesinde en büyük katkıyı, herkesin hayranı olduğu bir adam olan John D. Rockefeller sağlamıştır. dünyanın ilk petrol şirketini kuran bu adamın hanedanlığı, Amerika büyüdükçe büyümüş ve yüzyılı aşkın süredir en tepelerde yerini almaktadır.
(Devam Edecek)
karanlık çağda bilinen ilk topluluklarda olduğu gibi güçlü olan güçsüze karşı üstün gelmeyi ve kalmayı arzulamıştır. güçsüzün yiyeceğini almak ve onu kendisine bağlamak bizim en eski çağlardan kalan bir özelliğimizdir. velakin, ilk uygarlıklar oluşmaya başladığında güçsüz çoğunluklar agoralarda (halk meclisi) seslerini çıkarmaya başlamış ve tarih boyunca uygulanan ilk ve tek demokrasi sisteminin şanslı bireyleri olmuşlardır. güçlü-güçsüz ayrımı kalkmış, gaddar diye bilinen Hammurabi'nin yapmış olduğu yasalarda olduğu (yanlış eğitim sistemi) gibi, hırsızlığı ve kanunsuzluğu lanetleyen yasalarla halk özgürleşmiş ve yalnızca kanunlara uymayanlar katledilmiştir.
Roma imparatorluğu, tarihin ilk imparatorluğu ve Lidyalılar parayı bulduktan sonraki ilk kapital yapılanmasıdır. yazıktır ki barış içinde yaşayan, bu en demokratik dünya halkları, dünyanın uygarlık barındıran topraklarının büyük çoğunluğunu fetheden Pers ve Roma imparatorluklarının bünyesinde eriyerek tükenmişlerdir.
ortaçağ'da Papalık, sonrasında yükselen krallıklar ve sonunda ulus devletleri; hep büyümek ve söz geçirmek amacıyla politika yapmışlardır. güçlü ve güçsüz ayrımı yeniden başlamış, halkın geneli fakirleşirken o günün konjönktürüne göre soylular ya da burjuvazi sınıfı zenginleşmiş ve sınıf ayrımı yaygınlaşmıştır.
büyük devletlerin, ekonominin her şeyin can damarı olduğunu keşfetmesi ile merkantalizm ve kolonizasyon(sömürgeleşme), nedense (?) aynı tarihlere rastlayıverir. işte bu sömürgecilik faaliyetleri, dünyadaki değerlerin (para ve diğer kaynaklar) belli büyük ülkelerde toplanmasını sağlamış. eskiden savaşla fethedilen topraklarda kontrol edilmesi zorunlu görünen ve elbet sorun çıkaracak halk da kaynaklarının sömürülmesiyle birlikte kendi kendilerine köleleşmişlerdir. afrika halklarının süper devletlere karşı koyacak kadar gelişememeleri, onları bulundukları konumdan dahi geriye itecek hale gelmiştir.
modern sömürgeciliğin anlamı ise süper güçlerin kurduğu süper bankalar ve şirketlerdır. bu iki kurum özellikle amerika'da büyümüş ve bir karadelik gibi hiç tükenmeyen ve gittikçe büyüyen bir para hortumunun başlıca aktörleri olmuşlardır. Zeistgeist filminde olduğu gibi bu kurumlar günümüzün gizli soyluları olmuşlar ve Corporatocracy (Şirket Hanedanlığı) adını almışlardır. halkların modern köleleşmesinde en büyük katkıyı, herkesin hayranı olduğu bir adam olan John D. Rockefeller sağlamıştır. dünyanın ilk petrol şirketini kuran bu adamın hanedanlığı, Amerika büyüdükçe büyümüş ve yüzyılı aşkın süredir en tepelerde yerini almaktadır.
(Devam Edecek)
17 Aralık 2009 Perşembe
Boynuna O Yeşil Fuları Sarma Çocuk!
"boynuna o yeşil fuları sarma çocuk,
gece trenlerine binme, kaybolusun.
sokaklarda mızıka çalma çocuk, vurulursun."
Attila İlhan
Hisli şairler her daim dünyada var olan boklukları ele almışlardır. Onlar hayatı gerçek anlamıyla özümseyebilmişlerdir.
Dünya, gittikçe kirlenen ve bizim olmayan bir bok çukurundan ibarettir. Hammaddesi bok olan güzellikleri meydana getirmek zor olduğu için onlara sanatçı denir.
gece trenlerine binme, kaybolusun.
sokaklarda mızıka çalma çocuk, vurulursun."
Attila İlhan
Hisli şairler her daim dünyada var olan boklukları ele almışlardır. Onlar hayatı gerçek anlamıyla özümseyebilmişlerdir.
Dünya, gittikçe kirlenen ve bizim olmayan bir bok çukurundan ibarettir. Hammaddesi bok olan güzellikleri meydana getirmek zor olduğu için onlara sanatçı denir.
Sezen ve gerisi
dinledim ve ağladım. onu dinlerken hep bu haltı ettim. kriz, çerez, boğaz derdi bir kenara; bizi insanlığımızın doruğuna ulaştıran bu büyük sanatçı Sezen Aksu idi.
...Uçurum uçurum gözlerine baktığım sensin...
...Prangalarca boynuma taktığım sensin...
...Her gece uyku diye yattığım sensin...
...Ah belalım...
hayat onun şarkılarıyla sadeleşiyor ve güzelleşiyor. onun sesini ve şarkılarını dinleyebilen bir nesilde olduğum için şanslıyım.
...Uçurum uçurum gözlerine baktığım sensin...
...Prangalarca boynuma taktığım sensin...
...Her gece uyku diye yattığım sensin...
...Ah belalım...
hayat onun şarkılarıyla sadeleşiyor ve güzelleşiyor. onun sesini ve şarkılarını dinleyebilen bir nesilde olduğum için şanslıyım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)